
Sınıfsız toplum gelebilir mi?
Dr. Vehbi Kara
- 618
“Kriz Kâhini” unvanını alan Nouriel Roubini, Marksizm’in kurucusu Karl Marks’ın kapitalizm eleştirilerinin, yaşanan son krizde haklı çıktığını söyledi.
“Marks haklıydı. Kapitalizm, bir noktada kendi kendini imha edebilir” diyen Roubini, kapitalizm karşıtı birçok teorinin sahibi Marks’ın, “kapitalizmin krize neden olacak kendi iç çelişkileri bulunduğunu, bunun da ekonomik sistem üzerinde baskı meydana getirdiğini” ifade ederek, “Şu anda yaşan küresel finansal krizde, ellerine az para geçtiği için az harcayan tüketiciler, bunun yanında bir de maliyetleri azaltma, tasarruflarını arttırma ve nakit biriktirme yönünde de hareket ettikleri için şirketlerin kazançlarının daha da azalması yönünde etkilediğini” söyledi.
Kapitalizm’in çökeceğini Bediüzzaman da öngörmüş, fakat Marks’ın sınıfsız toplumunun aksine “malikiyet ve serbestiyet devrinin” geleceğini söylemiştir.
Bediüzzaman, “ecir dönemi” adını verdiği kapitalizmde suiistimallerin o derece aşırı seviyelere vardığını “bir sermayedar, kendi yerinde oturup, bankalar vasıtasıyla bir günde bir milyon kazandığı halde; bir biçare amele (işçi veya ücretli) sabahtan akşama kadar, tahtelarz (yeraltında) madenlerde çalışıp kut-i lâyemut (ölmeyecek kadar) derecesinde on kuruşluk bir ücret kazanıyor” şeklinde örnek vererek izah etmiştir.
“Beşer (insanlık) edvarda (eski devirlerde) esirlik istemedi, kanıyla parçaladı. Şimdi ecir olmuştur; onun yükünü çeker, onu da parçalıyor” diyen Bediüzzaman’a, şimdi siyasetçiler de sahip çıkarak sosyalist düşünce ile paralellikler kurmaya çalışmaktadırlar. BDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder bazı İslâmcı düşünürlerin eşitlikçi ve mülkiyet karşıtı fikirlerinden yola çıkarak “Bugün, çözüm için Bediüzzaman, bir aydın, bir öncü olarak kabul edilebilir” demiştir.
22. Lem’a’da Bediüzzaman; insanlığın yaratılış hikmetinin müsâvât-ı mutlaka (tam bir eşitlik) kanununa aykırı olduğunu ifade ederek, insanın duygularına ve kuvvelerine bir sınır konulmadığını, serbest bırakıldığını, bu sayede binler nevîleri sümbül verdiğini söylemiştir.
Müsâvât-ı hukuk mesleğini yani hukuk önünde eşit olunması gerektiğini savunan Bediüzzaman, Marksistlerin öngördüğü sınıfsız toplum anlayışının yaratılış kanunlarına aykırı olduğunu Risale-i Nur Külliyatı’nın muhtelif yerlerinde izah eder.
Evet, dünyamız yeni bir çağın sancılarını yaşıyor. İnsanlar vahşet ve bedeviyet, kölelik, esirlik ve ecirlik (ücretlilik) dönemlerini yaşamış, son olarak malikiyet ve serbestlik asrına gelmiştir. Bundan sonra kartlar yeniden açılacak, ekonomik ve sosyal politikalar yeniden değerlendirilecektir.
Sovyetler Birliği ve Kızıl Çin örnekleri insanlara mutluluk getirmemiş, kan ve kavgadan başka insanlığa bir şey bırakmamıştır. Kâğıt üstünde komünist olmasına rağmen Çin, kapitalizmin en vahşi şeklini uygulamakta, kendi çalışanlarını ucuz emek ile sömürmektedir. Rusya, komünizmi yıllar önce parçalanma pahasına zaten bırakmıştı. Geriye bizim eski silâh Marksistlerden başka kimse kalmadı.
“Kapitalizm nitelik değiştiriyor, dünya aynı zamanda komünizme gidiyor” diyen Sayın Mehmet Altan, “herkesin aynı hamburgeri yemesi, aynı müziği dinlemesi, aynı kotlarla dolaşması durumu, komünizme ve sınıfsız topluma doğru yol alınmasıdır” demişti. Eski düşüncelerinden vazgeçtiğini ifade eden bir yazısına ve konuşmasına rastlamadım. Acaba eski tüfek komünistlerden olmaya devam mı ediyor? Ne dersiniz