Dursun Yassıkaya

Tarihe not düşmek, önemli bir yol ayrımının izdüşümleri: Gelmekte olanla mücadele edebilmek için 'arabuluculuk'

Dursun Yassıkaya

  • 139

08 Ağustos 2023 Tarihli Zafer Gazetesinde yayınlanan makalemizde yer alan ifade, “çatışmadan kaçınmak imkansız olduğundan dolayı çatışmanın, çatışmaya dahil olan tarafa yarar sağlaması gerekir” (Haleddin İbrahimli-Mustafa Uluçakar-Murat Koç’un Uluslararası Çatıma Çözümü ve Barışın Tesisi başlıklı kitapta yer alan makalelerinde ) ifadesi son derece anlamlı.

Her geçen gün yaşanan toplumsal travmalar  zincirine maalesef ülkemizde katılmış vaziyette. Ülke olarak “tükenmişlik” duygusunun en dipte yaşar vaziyetteyiz. İnsanların umudunu kaybettiği, gelecek endişesinin mutlu bir azınlık dışında tüm toplumsal  katmanları etkilediği süreç.. Çıkış yolunu bulamaz isek “münakaşa” etmeye dahi gücümüz yetmeyecek gibi..

Kanun koyucunun AB projesi olarak 2002 den itibaren sahaya sürdüğü “Dostane Çözüm Yöntemleri” ülkemiz için insanımız için bir şans iken yaşananlar ve yapılanların bu şansı da heba ettiğimizi gösteriyor.

Felsefesini inşa edemediğimiz arabuluculuk uygulamaları ile adeta evrak tasdik memurluğu düzeyine veya şirketlerin çalışanı durumuna getirilen, son kavşakta, ABD’de JEMS modeli arabuluculuk merkezi olma yolunda ki çalışmaların iş dünyasının çatı kurum TOBB  özelinde yaratılmaya çalışılması bir başka açmazı beraberinde getiriyor.

Tartışmasız iş dünyasının süreçte yer alması olmaz ise olmazlardan. Ancak işçi arabulucu, bağlı arabulucu kavramının hayata geçirilmesine neden olacak bu tür çalışmaların sadece işveren lehine sonuç doğuracak uygulamaları beraberinde getirme ihtimalini gözden kaçırıyoruz.

Son dönemde 7445 sayılı İcra İflas Kanunun ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanuna göre; “kiralanan taşınmazların 2004 sayılı Kanununa göre  ilamsız icra yoluyla tahliyesin ilişkin hükümler hariç olmak üzere, kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar, Taşınır ve taşınmazların paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklar, 23/06/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunundan kaynaklanan uyuşmazlıklar ile komşu hakkından kaynaklanan uyuşmazlıklarda “ 01 Eylül 2023 tarihinde “dava şartı arabuluculuk” kapsamında olacak.

Toplumsal çatışmaların arttığı ve daha da artacağı, kişiler arası iletişimin koptuğu bu kopuşun daha da derinleşeceği, bireysel menfaatleri toplumsal menfaatin üzerinde tutan anlayışın her geçen gün egemen olduğu süreçte hiç olmadığı kadar uzlaşıya “münakaşadan müzakereye” ihtiyacımız olduğu gerçeğini görebilmemiz için son viraj…

Yapılan iyiniyetli düzenlemeler için akademik dünya, iş dünyası, toplum barolar ve maalesef arabulucular ne kadar hazır..      Akademik dünya arabuluculuğa maalesef kazuistik bakış açısı ile yaşam alanı açamıyor, açmak istemiyor. İradilik yok sayılıyor. Örneğin, tüketici de yapılan bir anlaşma da tüketicinin arab. Ücretini ödemek istemesi ile ilgili olarak yasaya aykırı kabul ediliyor. Yürürlüğe girecek kira uyuşmazlıklarında %25 artış üzerinde ki anlaşmanın geçerli olamayacağı doktriner olarak ifade ediliyor. Peki işçi işveren uyuşmazlıklarında, zayıfın güçlü karşısında korunması ilkesini kabul edilen iş hukukunda işçinin para ödemesini nasıl yorumlamamız gerekiyor.

Her ne kadar Sayın Adalet Bakanımız bu sınırın aşılması ile  anlaşmanın uygulanmasında sorun olmayacağının açıklayarak çok önemli bir mesaj vermiş durumda. Lakin Yargıtay’ın ve Akademik Dünya’nın bu görüşün aksine aykırı hareket etme ihtimali hiç olmadığı kadar korunmakta.

İş dünyası, arabuluculukta, anlaşma bedeli üzerinden hesaplanması gereken arabuluculuk ücretini artık sabit fiyatla nerede ise vergisel oranlarda arabuluculuk ücreti ile süreci yürütmek istiyor. Hatta iş yerlerinde maaşlı arabulucular çalışmaya başladığı duyumları geliyor. TOBB’un sürece verdiği desteği görmezden gelmek haksızlık olacaktır. Lakin Ticaret ve Sanayi odaları nezdinde arabuluculuk merkezleri kurmak, buralarda arabuluculuk kütükleri oluşturmak, arabuluculuğun ruhuna ne kadar uygun, bağlı arabulucular mı oluşturulmak isteniyor?

Kısır çekişmelerle, birilerinin menfaat odaklı yaklaşımına, kişisel hırslarına yenik düşürülmeye çalışılan ülkemiz için bir şans olan arabuluculuk kurumu  hataları telafi edebilmek için 01 Eylül itibariyle ciddi bir fırsatı daha yakaladı.  Şimdiye kadar kamuya güvenerek kurulan arabuluculuk merkezleri sürecin güvenirliği, denetimi ve tarafların güvenliği için ciddi bir altyapı oluşturmuş durumda. Adalet Bakanlığımızın arabuluculuk merkezlerini Dünyada örneği kalmamış Noterlik  gibi görmek istemesi arabuluculuk ruhunun halen hakim bakış açısı ile değerlendirildiği, kamu otoritesinin geleneksel bakış açısı ile var etmeye çalıştığı izlenimini vermektedir.

Yakaladığımız tarihi fırsatı tarafların güvenliği, sürecin denetimin ve kalite standartlarına uygunluğu için arabuluculuk merkezlerine olan ihtiyacı yeniden değerlendirme zamanıdır. Tarih geleceği inşa edenleri yazacaktır. Arabuluculuk bakış ile özgür bireyin özgür kararlarını vermesi için ele geçen şansı iyi değerlendirmek gerekmez mi?

Çatışmanın taraflarına çatışmanın menfaatlerine dönüştürülebileceğini gösterebiliriz. 

                                                                                 Ankara 31 Ağustos 2023

                                                              Av. Arb. Dursun Yassıkaya

Yazarın Diğer Yazıları