Mustafa Toygar

Afetin yıkıcılığı, yanlış kadercilik anlayışıdır…

Mustafa Toygar

  • 423

 

Güneydoğudaki 10 ilimizi kapsayan deprem, Cumhuriyet Türkiye’sinin belki de en büyük felaketi gibi gözüküyor. Milletimizin başı sağ olsun. Hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı bugün itibariyle on bin civarında ancak yıkılan binaların tamamının kimlere mezar olduğunu henüz bilemiyoruz. Zira kurtarma ekipleri bina yıkıntıları arasında hala yaşayan vatandaşlarımızı kurtarma çabası içerisindeler. Depremin herkesin uyku saati olan 04.17 de meydana gelmesi elbette can kaybımızı çok yukarılara çıkartacağı gerçeğini maalesef kabul etmemiz gerekiyor.

Gün birlik olma, millet olma günüdür ki bu konuda bazı tıynetsizler olsa da, milletimizin birlik-beraberlik ve yardımlaşma çabaları gurur vericidir.

Deprem öncesi ve deprem meydana geldikten sonra; devletin, hükûmetin yapması gerekenler konusunda onlarca eksiklik, aksaklık sayabiliriz ancak bugün için bunun bir faydası yoktur. Son iki yıldır bilim adamları bu bölgede büyük bir deprem olacağını haykırırken, gerekli tedbirleri almayanların ne büyük vebal altında olduklarını söylemeye gerek bile yoktur.

Afetin yıkıcılığı, yanlış kadercilik anlayışıdır…

Hadi, devlet ve hükümet yapması gerekenleri yapmadı peki ya vatandaş olarak bizler ne yaptık? Söz konusu bizim canımız, bizim malımızken en ufak tedbir almayı düşündük mü? 7’nin üstü büyüklükte bir depremde, içerisinde oturduğumuz 30-40 yıllık, çoğu ruhsatsız (kaçak) yapılmış binaların yıkılacağını hiç akıl etmedik. En azından bu binalara güçlendirme yapılabilirdi. Biz ne yaptık, yanlış kadercilik anlayışına kendimizi kurban ettik. Tevekkül ettik, önce tedbir sonra tevekkül etmemiz gerektiğini göz ardı ettik.

Dinimiz, önce bütün tedbirleri almamızı, üzerimize düşen bütün sorumlulukları yerine getirmemizi emreder. Ondan sonra Allah’a tevekkül etmeye, O’na güvenip teslim olmaya davet eder. Nitekim bir adam Peygamber Efendimiz'e (s.a.s) gelerek, “Ya Resûlallah devemi bağlayıp da mı Allah’a tevekkül edeyim, yoksa bağlamadan mı tevekkül edeyim.” diye sorduğunda Allah Resûlü (s.a.s), ona şöyle cevap vermiştir: “Önce deveni bağla, sonra Allah’a tevekkül et!”

Yanlış kadercilik anlayışımız nedeniyle bu tür afetlerde can ve mal kaybımız tedbir alan ülkelere nazaran bin kat fazla oluyor.

Yine, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: “İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah yanlış yoldan dönsünler diye işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor.” (Rum 30/41) Bugün görüldüğü gibi afetlerin ağır bilançosunun sebeplerinin başında kendi hata ve ihmallerimiz vardır.

Eleştirilerimizi saklı tutmak kaydıyla bugün susacağız. Deprem bölgesinde binlerce can kaybımız, yaralımız var, insanlarımız evsiz perişan haldeyken yapmamız gereken o insanlara ne kadar yardımcı olabiliriz onun çabası içerisinde olmalıyız. İktidar ve muhalefet partileri başta olmak üzere diğer özel ve tüzel kişilerden bu afeti; maddi, manevi, politik fırsata çevirmek, bu afetten nemalanmak için her türlü düzenbazlığı yapanlara lanet olsun.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları