Mustafa Toygar

Bahçeli, 99 seçimleri sonrası sorgulanmalıydı….

Mustafa Toygar

  • 4704

   

         Şöyle bir düşünelim; Cumhurbaşkanı Alparslan Türkeş, Başbakan Muhsin Yazıcıoğlu, İçişleri Bakanı Meral Akşener ve Milli Eğitim Bakanı Nevzat Kösoğlu…

        1999 Seçimleri sonrasında, MHP’nin başında Alparslan Türkeş olsaydı bu ya da buna benzer bir tablo ortaya çıkacaktı. Başbakan, Muhsin Yazıcıoğlu olmayacak da Ramiz Ongun olacaktı.

        99 Seçimleri neticesinde ortaya çıkan tabloyu bir hatırlayalım, Meclise 5 parti girmiş, çıkarttıkları milletvekili sayıları şöyle:

        DSP: 136

        MHP: 129

        FP: 111

        ANAP: 86

        DYP: 85

        Görüldüğü gibi TBMM, dördü sağ parti, biri (DSP) sol parti olmak üzere 5 partili olarak teşkil olunmuştur. Sağ partilerin en büyüğü, MHP…

        FP, ANAP ve DYP’si, MHP’nin liderliğinde bir koalisyon hükümeti kurmak için can atıyorlar. MHP Genel Başkanı, Başbakan olacak muhtemelen de; İç İşleri ve Milli Eğitim Bakanlıkları MHP’de kalacak.

        Sadece bu kadar mı?

        Hayır, 6-7 ay sonra yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, MHP genel Başkanı banko Cumhurbaşkanı olacak.

        Devlet Bahçeli ne yapıyor?

        FP’si ile DYP’si hükümette yer alamaz diyor

        Hangi mantıkla, niçin söylediği anlaşılmıyor.

        Ancak böyle bir fırsat yüz yılda bir gelir. Milliyetçiler ısrarla Devlet Bahçeli’yi başbakan sonrasında da cumhurbaşkanı yapmak istiyorlar. ANAP ve DYP’si içerisindeki milliyetçi düşünceye sahip milletvekilleri; “önemli değil biz partilerimizden istifa ederek MHP’ye katılalım, MHP birinci parti olsun, Başbakanlık görevi Devlet Bahçeli’ye verilsin” diye düşünüyorlar. Bahçeli yine feryadı basıyor; “milletvekilliği transferi ahlaksızlıktır, kabul edemeyiz” diyor.

        Adam görevli, kendisine verilen görevi ifa ediyor. Görevleri arasında başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı yok ki….

       Milliyetçilerin önünü kesmek üzere görevli!...

 

Cumhurbaşkanı: Türkeş, Başbakan: Yazıcıoğlu, İçişleri: Akşener, MEB: Kösoğlu... Niye olmasındı?

 

       1999 Seçimleri sonrasında Bahçeli niçin sorgulanmadı?

 

        Evet, insanların basireti bağlanır….

        Basiretiniz bağlandı mı; gözünüz görmez, kulağınız duymaz hatta beyniniz bile çalışmaz olur, anlarım… Ancak bir büyük camianın toptan basireti nasıl bağlanır anlamıyorum.

        Bahçeli, Rahşan Ecevit’in hakaretleri eşliğinde, Bülent Ecevit’in kurduğu hükümette 3ncü parti konumunda yerini aldı. Güçlü bir itiraz sesi duymadık. ANAP ve DYP’sindeki milliyetçiler dahi daha büyük tepki verdiler. Yüz yılda bir gelebilecek böyle bir fırsat nasıl çöpe atılırdı. Tarih boyunca da bize hep bizden gözükenler zarar vermişlerdir.

        1999 seçimlerinde bu fakir de,  BBP’si Adana milletvekili adayı idi. Seçim çalışmalarında, MHP teşkilatlarının nasıl fedakârca, coşkulu bir süreç geçirdiklerini en yakından görenlerdenim. O insanların emeklerinin nasıl öyle heba edildiğini de gördük.

        Tüm camianın basireti bağlanmıştı, Ali Güngör hariç o da partiden ihraç edildi. Abdulhaluk Çay ile Enis Öksüz milliyetçi duruş sergiledikleri için bakanlıktan alındılar.

        Seçimlere daha bir buçuk yıl varken, hükümeti bozarak AKP’nin yolunu açan Bahçeli hala sorgulanmıyordu.

        2002 de yapılan seçimlerde, Ülkücü camianın yapmadığını, MHP delegelerinin ve diğer yönetimde bulunanların yapmadığını seçmen yapıyordu. Yüzde 18 lik oyu, yüzde 8’e düşürüyordu. Ama burada cezalandırılan Bahçeli olmuyordu.

         Bahçeli seçim sonrasında sıcağı sıcağına genel başkanlıktan istifa ettiğini açıklıyordu. Bahçeli’nin açıklaması üzerine ANAP genel başkanı Mesut Yılmaz ile DYP’si genel başkanı Tansu Çiller de partilerinin genel başkanlıklarından istifa ediyorlardı.

         Ancak birileri; “görevin bitmedi, göreve devam” diye bir talimat mı verdi ki, Bahçeli istifa etmekten vazgeçtiğini açıklıyordu.

        Bahçeli yine de sorgulanmıyordu.

 

       Milliyetçiler hep kuran ve kurtaran mı olacak?

 

       Dört bin yıllık tarihimize bakalım, devletleri kuran büyüten milli kimlikten taviz vermeyenler, kaymağını yedikten sonra yıkanlar ise hep başkaları olmuştur.

        Misal mi istiyorsunuz, buyurun Osmanlı Devletini kuran Türklerin Kayı boyu… Karışıksız, katışıksız Türkoğlu Türk… Savaşan, yöneten, yargılayan hep Türk…

        1700’lü yıllara geldiğimizde, paşaları yetiştiren, saraya devlet adamı yetiştiren Enderun’a Türk öğrenci alınmıyor. Sadece dönme ve devşirmeler (Ermeni-Rum) Enderun’da yetişip; vezir, paşa, vali ve diğer görevlerde istihdam ediliyorlar. Son zamanlara kadar da bu durum devam ediyor. Son zamanlarda Enderun’a Türk öğrenciler alınıyor ama azınlıkta kalıyorlar.

         Öyle savaşlar oluyor ki, ordunun başındaki paşa; ”Ben savaştan anlamam ki” diyebiliyor. 160 bin kişilik Osmanlı ordusunu 40 Bin kişilik Rus ordusu dağıtabiliyor.

         Ulu Hakan Abdülhamit’in açtığı okullardan yetişen Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları da olmasa son vatan toprağını da kaybedeceğiz.

          Kurtuluş Savaşında, Atatürk ile de görüşme imkânı bulan Fransız gazeteci, Madame Berthe Georges-Gaulis; “Kurtuluş Savaşı Türk Milliyetçilerinin çabasıyla kazanılmıştır” diyor.

        Dört bin yıllık Türk tarihine bakın bu hep böyledir, kuran ve kurtaran hep milli olanlardır.

          Türkiye bugün de kritik bir eşikten geçiyor ve kurtarılmaya muhtaçtır. Ancak Türk Milliyetçileri bu haliyle ancak başkalarının değirmenine su taşımaktan öteye gidemeyen bir yapı içerisindedir.

        Sadece Bahçeli değil, bugün milletvekili olanlar da tarih önünde mahkûm olmaktan kurtulamayacaklardır.

        Meral Akşener, Sinan Oğan ve Koray Aydın ekibine muhalif demek içimden gelmiyor. Asıl milliyetçiliğe ve ülkücü camianın iradesine muhalefet edenler, her türlü ali cengiz oyunu içerisinde olanlar muhalif gibi geliyor bana.  Ülkücü iradenin önüne düşenler ha biraz daha gayret….

        Son söz: PKK’ya destek vermek için dahi sözde sanatçılar, akademisyenler bir araya gelip bir şeyler yapıyorlar, imza toplayıp bildiriler imzalıyorlar. Türkiye’de Türk milliyetçisi sanatçı ve akademisyen yok mu diye merak ediyorum. Olumlu ya da olumsuz sesiniz niçin çıkmaz. Milletvekilliği ve bakanlık için kuyruğa diziliyorsunuz ama…

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları