Cumhurbaşkanlığı Sistemi Başkanlık mı, Padişahlık mı?.
Mustafa Toygar
- 3546
Başkanlık, yarı başkanlık ve parlamenter sistem, aslında demokrasinin birer uygulama yöntemleridir. Demokrasiye zarar vermeden ülkelerin; siyasi, kültürel ve tarihten gelen yönetim alışkanlıklarını da dikkate alarak bu yöntemlerden birini tercih edebilirsiniz.
“Başkanlık Sistemi” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan nefreti ya da sevgisi üzerinden tartışılamaz.
Parlamenter sistemin de birçok sakıncasını yaşayarak gördük. Ancak, “bu parlamenter sistemin çok sakıncaları var, o vakit başkanlık sistemine geçelim” de denemez.
Üstelik böylesine radikal bir değişikliği, anayasanın 14 maddesini değiştirmek suretiyle, oldu-bittiye getirmek Türkiye’ye çok büyük kötülük olur.
Başkanlık sistemi Türkiye için hayırlı da olabilir.
Mevcut sistem devam mı etsin yoksa başkanlık sistemine mi geçilsin? Tartışma bu şekliyle sürdürülürse sağlıklı bir neticeye varmak mümkün olmaz. Türkiye’nin hayrına olacaksa, demokrasiden vazgeçilmeyecekse, ülkenin bütünlüğüne zarar gelmeyecekse, hukukun üstünlüğü hâkim kılınacaksa; ekonomide, sağlıkta, eğitimde, siyasette, hukukta velhasıl her konuda adalet sağlanacaksa, demokrasi daha iyi işleyecekse, Türkiye daha güçlü olacaksa hangi sistemin olacağının bir önemi yoktur.
Ancak bunlar Türkiye’nin; hukuk, siyaset, fikir ve bilim adamları tarafından enine-boyuna tartışılmalıdır. Düşünce kuruluşları, sivil toplum örgütleri de düşüncelerini ifade edebilmeli, katkı sunmalarına imkân sağlanmalıdır. Büyük tartışma platformları oluşturularak en az hata ile halkın önüne çıkılmalıdır.
14 madde değişecekmiş ve değişecek maddeler tartışmaya kapalı, kapalı kapılar ardında yürütülecekmiş. AKP ve MHP’den ikişer partili yönetici sistem değişikliği üzerinde çalışıyormuş. Allah aşkına böylesine radikal bir değişimden bu tür çalışma ile sağlıklı sonuç çıkar mı? Darbecilerin dahi bir sürü anayasa hocasını toplayarak aylarca çalışma yaptıklarını biliyoruz. Kaldı ki orada sistem değişikliği dahi mevzubahis değilken.
AKP ve MHP başka hesaplar peşine düşerek alelacele bu değişimi gerçekleştirirlerse, doğum sakat olacaktır.
CHP hala; başkanlık sistemi olsun mu-olmasın mı tartışması içerisinde değirmende su dövüyor. Görünen o ki, CHP’nin başkanlık sistemine geçişi engellemeye gücü yetmeyecektir. En azından bu çalışmanın içerisinde olabilirdi. Neticede, değişikliğin daha kapsamlı tartışılmasını sağlar ve referandumda “hayır” oyu kullanabilirdi.
Mevcut sistemi bu haliyle devam ettirmenin güçlüğü ortadadır. Nihayetinde darbecilerin tanzim ettiği anayasalar ve sistem….
Bu sistemi müdafaa etmenin de bir mantığı yoktur. Muhalefet (CHP’den bahsediyorum, bu konuda MHP kendini diskalifiye etmiştir) çok tembel, AKP iyi- kötü çalışıyor ve kendine göre bir sistem ortaya koyuyor, peki sen ne yapıyorsun? Muhalefetin görevi, yapılan her şeye “hayır” demek değildir. Parlamenter sistemi savunuyorsan onunla ilgili çalışmalar yapmak durumunda değil misin? Sosyal demokrat bir partinin darbe anayasalarını savunması ne kadar akıl dışı değil mi? Bir şeye hayır dediğinde, halkın evet diyeceği bir çalışmayı da onlara sunmalısın.
Referandumda halkın önüne iki tercih konacaktır; ya yamalı bohça haline getirilen darbe anayasalarının getirdiği sistem, ya da AKP’nin ortaya koyduğu başkanlık sistemi. Halk birincisinin sıkıntılarını görmüş, yaşamıştır. İkincisi bir umuttur.
“Cumhurbaşkanlığı Sistemi” kandırmacası…
Aslında, yakın zamanlarda Avrupalı bazı siyaset bilimcisi, dünyadaki demokratik ülkelerin sistemlerini inceleyerek bunları; başkanlık, yarı başkanlık ve parlamenter sistem olarak üç kategoriye ayırmışlar. Yani uygulamalar çok eski, ancak demokratik ülkelerin mevcut uygulama yöntemlerinin üç kategoriye ayrılması çok yenidir. Bunların içerisinde “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” diye bir yönetim tarzı da yoktur.
“Başkanlık Sistemi” biraz antipati topladığı için midir yoksa MHP’nin gazını almak için midir bilemiyoruz, “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” diye bir ucube ortaya atıldı. Siz adına ne derseniz deyin, siyaset bilimcileri bunun adının “Başkanlık Sistemi” olduğunu söyleyeceklerdir. Eğer, yukarıda saydığım hususlar dikkate alınarak başkanlık sistemine geçilecekse benim itirazım yoktur. Ama siz, “Cumhurbaşkanlığı sistemi” diyerek bir ucube sistemi millete dayatacaksanız bu daha tehlikeli bir durumdur. Demokrasinin dışında bir çözüm arayışı mıdır maksat?
MHP ne diyecek şimdi; “Biz başkanlık sistemine karşıydık ama bu cumhurbaşkanlığı sistemi” mi diyecektir. MHP, AKP’ye; “Siz cumhurbaşkanlığı sistemi diyerek bizi kandırmış olun, biz de vatandaşı kandıralım” mı diyecektir. Lütfen Türk Milletinin aklıyla, zekâsıyla alay etmeyin. Doğru dürüst tartışarak, alt yapısını düzgün oluşturarak başkanlık sistemini getirecekseniz, “eyvallah” diyelim.
Devlet Bahçeli diyet mi ödüyor?
Sosyal medyaya bir göz attığımızda, hâkim kanaat Bahçeli’nin diyet ödediği yönündedir. MHP’deki olağanüstü kongrenin engellenmesi ve akabinde de güçlü adaylardan; Meral Akşener ve Ümit Özdağ’ın partiden ihraç edilmesinde AKP’den yardım alındığı yaygın kanaat olarak ortada duruyor. Bu durumda, hiç zamanı değilken, Bahçeli’nin çıkıp; “Başkanlık sistemi ile ilgili anayasa değişiklik önerinizi Meclise getirin görüşelim” demesi çok manidar değil mi?
Bahçeli’nin değil ülke menfaati, partisinin menfaatini dahi düşündüğü kanaatinde değilim. Bir koltuk sevdasıdır gidiyor, Allah sonunu hayreylesin. Diyetin ötesinde başka hesaplarının olduğunu da göz ardı etmemek gerekir.
Başkanlık Sistemi ile federasyon ve eyalet sistemine mi geçilecek?
Toplumda böyle bir algı var ama yanlış. “ABD’lerinde; federasyon- eyaletler sistemi var ve başkanlık sistemi ile yönetiliyorlar, öyleyse Türkiye’de de başkanlık sistemi olursa eyaletlere bölünür.” Elbette böyle bir şey yoktur. Türkiye’yi eyaletlere bölmek gerçekten bölücülüktür ve ihanettir. Eğer Osmanlı, dağılmayıp, sınırlarını koruyarak bugünlere gelebilseydi, Amerika’daki sistemin aynısı uygulanabilirdi. Mesela; Suriye, Yunanistan, Bulgaristan, Irak, Ürdün, Mısır, Libya gibi eyaletleri olabilirdi. Ancak Türkiye üniter bir devlettir, federatif yapı teklif dahi edilemez. Başkanlık sistemini federatif yapıdan bağımsız olarak düşünmek gerekir. Kaldı ki AKP’nin de bu konudaki açıklamaları böyle bir şeyin düşünülmediği yönündedir.
Cumhurbaşkanlığı Sistemi; Başkanlık mı, Padişahlık mı?.
Cumhurbaşkanlığı Sisteminden kasıt elbette “Başkanlık Sistemi”dir. Bu devirde ne padişahlık söz konusu olabilir, ne diktatörlük. Meşrutiyeti de sayarsak, 130 küsur yıllık cumhuriyet ve demokrasi konusunda çabalarımız vardır. Türk toplumu olarak hala bu konuda bir bilince sahip değilsek, her türlü yönetim tarzına da layığız demektir.
Başkanlık Sistemi ile Türkiye’nin bölüneceğini ve de padişahlığın geleceğini düşünmek sadece kara propaganda olabilir. Kimsenin de böyle bir niyetinin olabileceğini düşünmüyorum. Sadece aceleye getirilerek, yangından mal kaçırırcasına yapılan sistem değişikliği Türkiye’ye çok zarar verir kanaatindeyiz.