Ruh öküzleri…
Cemal İncesoyluer
- 1254
Meşhur darb-ı mesel olmuş, “Ruh ikizleri” diye bir tabir vardır. Siyasette, ticarette, bürokrasi de “ruh ikizleri” olmuş candaş ya da yandaşlara rastlayabilirsiniz…
Komplo teorileri, kehanetler, algı operasyonları derken, birden bire “Lozan Antlaşması” diye bir şeye kilitlendik. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Külliyede yaptığı bir konuşmada hepi-topu birkaç cümleden ibaret Lozan mevzusu, ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun birkaç konuşmasının öznesi oldu.
Sonra biz-onlar diye, kategorizeler yapıldı.
Mesela, biz cumhuriyetçiyiz, onlar hilafetçi dendi…
Kendisine Kainat İmamı (Halife), Mehdi, Mesih, Resul gibi tabirleri layık gören Şeytan-ül Kebir Fetullahın Haşhaşi müridanlarını püskürteli 2 ayı biraz geçtik. 15 Temmuz darbe/işgal kalkışmasını yapanların en temel özelliği “Hilafet Hayali” olduğunu bilmeyen mi kaldı?
Yenikapı Ruhuna fatiha okunuyor, maalesef… Bunda kimin hatası var, tam kestiremiyorum. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu aradan henüz bir ay geçmişken, neden rahatsız oldu? 15 Temmuz’un kanlı bilançosu 241 şehit, 2 binden fazla yaralı/gazi varken; FETÖ ile ilişkilendirilenlerin tutuklanması, gözaltına alınması, açığa alınması veya memuriyetten atılması ne kadar mağduriyettir?
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)nün yeni tezgahının “mağduriyet edebiyatı” ve toplumda bir kaotik ortama hazırlamak niyetini neden görmezden geliyoruz. Ortada yanlışlıklar var, toptancı bir anlayışa kapı aralandı, kurunun yanında kimi yaşların yandığı da ortada. Velakin, realite 15 Temmuz’dur. Bunu unutmamız gerekiyor.
CHP’nin “Yenikapı Ruhuna” alternatif “Yenikapı Manifestosu” yayınladı. Hatırlayın, CHP Lideri Kılıçdaroğlu Yenikapı’da yaptığı konuşmada 12 maddelik bu manifestoyu tekrarlamıştı. Bu maddelere hiç kimsenin itiraz edeceğini sanmıyorum. Mesela, camiye, kışlaya, ve adliyeye siyaseti sokmayalım deniyor manifesto da. Hangi aklı başında bir insan “hayır camiye, kışlaya ve adliyeye siyaseti sokalım” diyebilir?
CHP’nin 12 maddelik manifestosu, bütün toplumun kabul edeceği şartlardır. Ancak, çok genel, her siyasetçinin nutuklarında yer alabilen, yıllardan bu yana üst perdeden halka anlatılan şeyler.
15 Temmuz sisi, henüz Türkiye’nin üzerinden gitmiş değil. Tortularını ve kalıntılarını kazıyıp atmak için zamana ihtiyaç var. Bakın, başbakanın ifadesiyle FETÖ denedi olmayınca, ihale bir başka taşeron örgüt BETÖ’ye verildi. Yani Bölücü Terör Örgütü PKK’ya. 15 Temmuz’dan Ağustos’taki Yenikapı Mitingine kadar erkete de yatan PKK ve DAİŞ, birden bire hareketlendi. Kahpece, kalleşçe kurduğu pusularla polisimizi, askerimizi şehit ediyor.
FETÖ’nün “mağduriyet” üzerinden algı operasyonları, trolleri ve kriptolarıyla toplum vicdanını sömürecek asparagas yayınlarına haklı gerekçeler vermemek gerekiyor. Yerelde, tutuklama ve gözaltı yarışı yerine; gerçekten FETÖ’cü olduğuna dair bulgu ve belgeler ışığında gereğinin yapılması elzemdir. Bu nevzuhur terör örgütünün eline koz vermemek, yargının elindedir. Kıstas ve kriterler, somut düzlemde yapılmalıdır. Zincirleme öfke ve nefrete sebep olmamak için, ince eleyip sık dokumak, güçlü devletin davranış biçimidir.
FETÖ, PKK ve DAİŞ’in ruh öküzü olduğu, 15 Temmuz’da çok net olarak anlaşılmıştır.
FETÖ, 15 Temmuz’da darbe girişiminde bulunurken; sınır boylarımızda PKK ve DAİŞ mevzilenip beklediler. Az-buz değil, bu umutla bekleyiş tam 20 gün sürdü.
Ergenekon ve Balyoz davalarının tezgahçısı FETÖ, yüzlerce insanın yıllarca mahpus yatmasına sebep oldu. Aynı yanlışlığa düşmemek lazım. O nedenle, bu ruh öküzü terör örgütleri, emperyalist ülkelerin taşeronları olarak yeni şeyler deneyecekler. Ama rahat olun, Türkiye’de artık silahlı bir darbe ve işgale kimse yeltenemez. Bir daha sabrımızı sınayamazlar. Hergün bir dedikodu, hergün bir kehanet, hergün bir iddia öne sürmelerinin sebebi, tükenişlerinin göstergesidir.
Ne FETÖ trol ve kriptoları, nede PKK ve DAİŞ’in terör eylemleri Türk Milletinin gözünü korkutmaz. Varsın, akıllarını kiraya verip, ruhlarını şeytana satmış olsunlar.
Buradaki dava, iman ve zalim arasındaki bir davadır.
