Cemal İncesoyluer

'Uyum hükümeti' ve ustaya saygı…

Cemal İncesoyluer

  • 1024

 

Kriz çıkmadı. Ne dolar, ne EURO fırlamadı.

Demokrasi yara almadı. Cumhuriyetimize helal gelmedi. Bürokrasi de “bugün git yarın da gelme” alışkanlığı yeniden nüksetmedi. 

AK Parti’de karışıklık, saç saça baş başa bir kavganın kapısı aralanmadı. Ülkede belirsizlik olmadı, eller kaosa kalkmadı. Gidende öfke, gelecekte hırs söz konusu bile değil.

Peki, aslında ne oldu?

Başbakan Ahmet Davutoğlu, yanlış ne sayılacak girişimi varsa yanlışın farkında ve mahcubiyetinin içindeydi. Yaptığı veda konuşmasındaki cümlelere bir bakın, Cumhurbaşkanı Erdoğan için özel açtığı satır başlarına bir göz atın.

“Güçlü Başbakan” denemesi, girişimi ve Reisin tırnaklarıyla geldiği bu nokta ile ilmek ilmek örüp iktidar yaptığı AK Parti binasında kiracının hükmü neyse, kaderi de o oldu.  

MTTB’den başlayan ideoloji örgüsü, Akıncılar Derneğinde şekillenip, Milli Selamet Partisi İstanbul Gençlik Kolları Başkanlığıyla hitama eren, ardından da “Milli Görüş” düşüncesini iliklerine kadar yaşayan bir siyasi yolculuğuyla taçlanan Recep Tayyip Erdoğan, 40 yıllık bir siyasi birikim ve donanıma sahip olarak, bu ülkenin en itibarlı, en şerefli, en muteber cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturuyor. Ve şimdi, 22 Mayıs’ta AK Parti’de yapılacak kongreyle, bu ülkede yeni bir dönem açılıyor.

Reis, çok zemheri gördü. Bu 40 yıl içerisinde yol arkadaşlarının ihanetine uğradı.

Nefis, ego ve hırslarının atlarına binmiş nice insanlarla zoraki birliktelikler, sabır libasıyla işbirliğine tahammül etti. Son 15 yılı böylesine ihanet, arkadan hançerlenme hikayelerini yaşayarak öğrendi. Yine de vazgeçmedi.

İstanbul Milletvekili adayıydı, en yakın arkadaşının “tercih numarasıyla” kazandığı halde kaybetti. Recep Tayyip Erdoğan, bu ülkenin tabandan tavana yürüyen, küçük bir nüveyi bir kartopu gibi büyütüp partisini iktidar yapan adamdır.

Bugün yazılanlara bakıyorum da, Ahmet Davutoğlu üzerinden yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’a vurma, örseleme girişimlerini görüyorum. Düşünün, 20 aydır Davutoğlu’nu yerden yere vuran CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu bile, yaptığı bir açıklamayla Başbakan’a güya arka çıkıyor.

Bunu kim iyiniyetli bir açıklama olarak görebilir? Dün, cumhurbaşkanıyla kavga etmesi için tahrik açıklamaları yapan Kılıçdaroğlu, bugün Davutoğlu’nu savunuyormuş… Kılıçdaroğlu, yine AK Parti’nin ve cumhurbaşkanının gündeminin peşine takılmış gözüküyor. Bu ülkede bir kere olsun gündem oluşturacak bir laf etmeyen, ülkenin en temel sorunlarına ilişkin tek bir fikri olmayanların, başkalarının başarısızlıkları üzerine kurdukları politik manevralar, bu ülkenin gerçeği olamaz.

Ahmet Davutoğlu, elbette düzgün bir adam. Gelişi gibi gidişi de başkalarına benzemedi. Terbiye ve seviyesini korudu. Siyasi anlayışı, temel ahlak ve dünya görüşüyle örtüşüyordu. Ve fakat, bir gerçeği ıskaladı. O da, Recep Tayyip Erdoğan’ın bu hareketin doğal lideri olduğunu, AK Parti’nin vazgeçilmez bir idolü olduğunu unuttu.

Bir siyasetçi, önce nerden, nasıl ve kimler sayesinde geldiğini bilmesi, siyasi geleceği ve yol haritasında çok önemli bilgiler toplamıdır.

Hiç kimse telaşlanmasın.

Bu ülkede kriz olmadı/olmayacak. Bu ülkede, bir anayasa fırlatılmasıyla ekonomi allak-bullak olurken, 13 yıldır, ondan beter sorunlar karşısında, yaprak dahi kıpırdamadı.

Bunu hep birlikte yaşayarak görüyoruz.

Felaket tellalları, bu gerçeği görmemek için ellerinden geleni yapıyorlar ama, ortaya koydukları savlara baktığımızda bir komedi ve gülmece metinleri okuyoruz gibi oluyor.

Toprağı bol olsun Aziz Nesin bile AK Parti gerçeğini kabul etmişken, sürekli düne uyanmayı alışkanlık haline getiren ve sürekli hamaset retorikleriyle halkı ikna etmeye çabalayanlar, artık halkın mevzuyu anladığını anlamalarında fayda var.

Çünkü usta var, sıkıntı yok. Çünkü Reis var, beis yok…

 

 

Yazarın Diğer Yazıları