Üniversitelerin iletişim ve edebiyat fakülteleri başta olmak üzere birçok bölümde gerek "Metin ve Yorumları" gerek "Metin Çözümleme" ve gerekse "Metin Okuma ve İnceleme" adlarıyla okutulan dersleri önemserim.
Bu yazımda, bir "öğrenci" kisvesine bürünerek çok sevdiğim "Nazlı Bebe" türküsünü ele almak istedim.
Farz edelim; ara sınavda hocamız şöyle bir soru yöneltmiş olsun:
"Bir metin seçip bu metnin konusunu, ana ve yardımcı düşüncelerini, temasını ve varsa hayal ögesini inceleyiniz."
İşte cevabımız;
Nazlı Bebe
Kalktı göç eyledi Türkmen obası
Elifinin sırtında Nazlı bebesi
Fransız harbinde Yörük elinde
Sırtından vuruldu yiğit babası
Dağların kuytuluk tenha yerinde
Gavurdağları'nın mor seherinde
Göz pınarlarında iki damla yaş
Yağlı kurşun durur ciğerlerinde
Sus ağlama Nazlı bebe
Zaten ağlatacaklar
Baban nasıl şehit oldu
Bir gün anlatacaklar
Dayan Elif kadın dayan
Kara gündür geçecek
Sabrın çiçekleri er geç
Filizlenip açacak
Bu metnin konusu, “düşman işgaline uğramış vatanın ve evlatlarının dramı”dır; metin Milli Mücadele bağlamında şehit Mustafa, eşi Elif ve Nazlı Bebe’nin şahsında topyekun vatanın/evlatlarının yaşadığı acı ve hissedilen yetimlik duygusudur.
Bu metnin ana (baskın) düşüncesi şöyle ifade edilebilir:
Nazlı Bebe’yi “yetim”, Elif kadını “dul” koyan Mustafa’nın şehadet haberi de vatanı vatanın evlatlarını esir alan “kara günler”in acısı; “sabır” ve “zaman”la küllenip yerini er geç mutlu günlere bırakacak.
Ana (baskın) düşünceyi destekleyerek öne çıkaran ve belirginleşmesini sağlayan yardımcı (yan) düşünceler ise şunlardır:
Fransız harbi, Gavur Dağları ve yörük elinden bahsedildiğine göre hikaye Milli Mücadele yıllarında Amanos Dağları’nın bulunduğu coğrafyada geçmektedir.
Mustafa, Gavur Dağları’nda işgalci Fransız gavurunun kahpe kurşunu ile şehadet şerbeti içmiştir.
Nazlı Bebe anne sırtındadır, baba da Fransız Gavuru’nun kurşununu sırtından yemiştir.
Nazlı Bebe’nin anne sırtında olduğuna göre, “şehadet” haberi de Elif Kadın’ın acısı da çok tazedir.
Nazlı Bebe’nin ağlaması adeta henüz toprağa yeni düşmüş şehit babasının yasını tuttuğunu resmediyor.
Ciğere saplanmış yağlı kurşun şehidin göz pınarlarında iki damla yaş olurken “yetim” kalmış Nazlı Bebe sanki “vatana düşman çizmesi girmesinin”, “babasızlığın”, “sahipsizliğin” ne menem bir şey olduğunu” hissedercesine ağlamaktadır.
“Kara gündür geçecek” geçecek ifadesiyle hem şehadet haberinin acısının zamanla külleneceği hem de Milli Mücadele’nin er geç güzel haberle sonuçlanacağı beklentisi ifade ediliyor.
“Sabrın çiçekleri er geç filizlenip açacak” dizeleriyle Milli Mücadele’nin nihayet zafer ile sonuçlanacağı, hem bu nedenle hem de zaman ilacı ile şehidin acısının da hafifleyeceği kazanılmasıyla da mutlu günlerin yakında olduğu, bunun için ümidin elden bırakılmaması gerektiği vurgulanıyor.
Metnin temaları şunlardır: Şehadet, gözyaşı, acı, dul kalma, yetimlik, sahipsizlik, kara gün, çaresizlik, sabır, umut, Fransızların Amanos Dağları’nın da bulunduğu güney illeri işgali.
“Şehadet”, diğer durumların hepsini hazırladığı, Milli Mücadele’yi ve/veya düşman işgalini resmettiği için baskın temadır; diğerleri bu temayı daha bir öne çıkarmakta, desteklemekte, görünür kılmaktadır.