Vergi şampiyonlarının anlattıkları
Semih Gündüz
- 2429
2016 yılı vergilendirme dönemine ilişkin vergi şampiyonları Maliye Bakanlığı tarafından ilan edildi.
Karşılaştırma yapabilmek için 2016 yılı yanında, önceki kimi yılları da aşağıdaki tabloda ele aldık.
Yıl 2017.
2016 yılı Kurumlar Vergisi Beyannamesi 2016 yılının tamamlanması ile 2017 yılı içinde verilerek ödendiğinden, bir önceki yılın vergi rekortmenlerini görüyoruz, tablonun son sütununda. Diğerleri de önceki yıllar.
Merak uyandıran husus ise; bankaların fazla kar elde etmesi meselesinde durumun ne olduğu. Çünkü, ne kadar fazla kar varsa o kadar çok Kurumlar Vergisi ödeniyor.
Açıklanan sıralamaya göre, ilk on kurumun 8'i banka. Hem de 4'ü özel banka, 4'ü kamu bankası. Diğer iki şirket ise, ilki açıklanmayan ancak herkesçe malum olan, diğeri de 10'ncu sırada yer alan Elektrik Üretim A.Ş....
Burada ilk bakılması gereken Merkez Bankası. Merkez Bankası'nın çok kar elde etmiş olması, sanki kamu adına, toplum adına ve Merkez Bankası'nın kurumsal yapısı adına çok iyi gibi düşünülebilir. Ancak, durum öyle değil. Çünkü, Merkez Bankası öncelikle diğer bankalara kaynak oluyor. Faiz karşılığı para veriyor. Para topluyor.
Merkez Bankası'nın ikinci önemli kalemi ise rezervler. Yani altın ve döviz işlemleri yapıyor, altın ve döviz saklıyor.
İşte Merkez Bankası'nın karlılığı, düşük faizle topladığı parayı yüksek faizle bankalara vermesinden geliyor. Yani, piyasaya fren yaptırılıyor. Bankalar kolay ve ucuz para bulamıyor. Piyasa için de ucuz kredi hayal oluyor.
Altın ve rezerv demiştik. Merkez Bankası altın ve döviz fiyatının artışı ile yine karlı hala geliyor. Ancak, bilhassa döviz borçlanması bulunan şirketler bundan ıstırap çekiyor. Borçları kat be kat artıyor. Merkez Bankası'nın karı ise süper gidiyor.
Gelelim karşılaştırmaya. Merkez Bankası'nın ilk onda yer aldığı yıllar yukarıdaki tabloya göre 2000, 2008, 2012, 2015 ve 2016 yılları. Birinci olduğu yıllar ise 2000 ve 2015 yılı. Aradaki yıllar da eklenirse tablo daha da netleşecektir tabi ki. Ancak, bizim koyduğumuz tablo da gerçeği yansıtmaya muktedir.
2000 yılı kriz yılıydı. Demek ki 2015'te de bir şeyler olmuş. Hatta bu yıl Merkez Bankası'nın elde ettiği yıllık kar 23 Milyar Dolar gibi. Ve tarihi rekor, bu.
Bu durumda, 2015 ile 2016'yı karşılaştırırsak, 2016 yılı 2015 yılına göre iyi ancak, iyi olan önceki yıllar gibi de değil.
Buradan faiz mevzuuna geçelim.
Sayın Cumhurbaşkanımız da faizden yakınıyor. Piyasaya uyarılar da bulunuyor. Ancak, faiz geliri elde eden bankaların ilk ondaki yeri her geçen yıl daha da perçinleniyor. 2016 yılı karlarına göre, en yüksek kar eden ilk on kurumun 8'i banka. Yani, ilk onda en fazla faiz gelirinden kurumlar vergisi ödeniyor.
Dikkatimizi çeken husus ise, 2016 yılında ilk onda yer alan 8 bankanın 4'ü kamu bankası. Yani, en fazla faiz geliri elde ederek ilk ona giren bankaların yarısı kamu bankası.
Peki. Bu durum, faizi hakkıyla hoşgörmeyen bir yönetim için kabul edilebilir bir durum mu?
İlk soru şu oluyor; "Bu kamu bankalarına niye yüksek faiz uyguluyorsunuz" diyen yok mu? Eğer, bu bankaların karı yüksek faizden değil derseniz, yine de en yüksek karın faiz yoluyla hem de kamu eliyle elde edilmiş olması söylenemez mi? İlk onda sanayi, teknoloji kurumlarının olması beklenemez miydi?
Diğeri ise, Merkez Bankası'nın yine ilk onda kalması, yani hem faiz hem rezerv-döviz işlemleri yoluyla yüksek karlı olması.
Merkez Bankası 2016 yılında faiz indirimleri yaptığı göz önüne alındığında, bankaların kar artışının, bu noktadan aşırı kar elde etme güdüsü olduğu söylenebilir. Ancak, Merkez Bankası'nın da yüksek karlı olması nedeniyle, yukarıda açıklandığı üzere, piyasanın, üreticilerin rahat olmadığı sonucuna varılabilir.
Selamlar.