Muammer Sabri

Türk medyası nereye?

Muammer Sabri

  • 393

İnternet, dünya genelinde çok geniş kitlelere haber ve bilgi ulaştırabilme imkânı sunarak McLuhan’ın “küresel köy” teorisini de kuvvetlendirmektedir.

 

Türkiye ve dünya genelindeki örneklere baktığımızda “küresel köy”ün dijital platformdaki temsilcilerinin habercilik/gazetecilik anlamında çok da iyi bir sınav verdiğini söylemek pek mümkün görülmemektedir.

 

Alemdar ve Uzun’un (2019:11) da vurguladığı üzere “Haber vermek yerine akıl vermenin ön plana çıktığı bir gazetecilik anlayışı gelişmeleri merak eden, açıklayan, soru soran gazeteciliği köreltmiştir.”

 

Doğruluk, hesap verebilirlik, insani değerler, bağımsızlık ve tarafsızlık gibi temel mesleki ilkelere riayet kat sayısı düşüktür.

 

Medya kuruluşlarının genel anlamda; mesleki ilkelere sadakat ve “halkın haber alma hak ve özgürlüğü”ne hizmet yerine ideoloji, sermaye, iktidar/güç ilişkilerinin “eşik bekçiliği”ni yaptıkları dikkat çekmektedir.

 

Bu çerçevede Türkiye’deki ulusal gazetelerin “haber portalı” olarak da işlev gören internet sitelerine baktığımızda, mesleki ilkelere riayet noktasında ciddi sorunlar olduğunu görmekteyiz. Söz konusu portalların tamamına yakını muvafık-muhalif cepheleşmesinin deyim yerindeyse birer yarış atı olarak konumlanmış durumdadırlar. Mevcut tablo “Ya yandaş olacaksın ya muhalif.” veya “Tarafsız olan bertaraf olur.” klişeleri ile de tanımlanabilir. Gazeteciliğin temel ilkeleri yerine “dezenformasyon”un temel ilke (!) haline getirildiğini birçok örnekte müşahede etmek mümkündür.

 

Türk basınının amiral gemisi Hürriyet’in yanı sıra aynı sermaye grubunun elindeki Milliyet’in yukarıdaki genellemenin dışında kalmak için muadillerine göre daha sağlıklı bir duruş gösterme gayretinde olduğu söylenebilir. Hürriyet ile Milliyet; sermaye sahiplerinin iktidar/güç ilişkileri anlamındaki misyonları, değişen yönetici ve yazar profiline rağmen muhaliflik-yandaşlık tuzaklarına daha az düşüyor. Bu iki gazete muadillerine göre, mesleki ilkelere bağlılık anlamında görece sağlam bir duruş ortaya koyabiliyor, tüm eleştirilere rağmen.

Bunda da her iki gazetenin yarım asırı aşan birikimi ve marka değeri ile okur profilinin etkili olduğunu söyleyebiliriz.

 

Kimi zaman “yandaşlık” kulvarına savrulma emareleri gösterse de Hürriyet ve Milliyet dışında mesleki ilkelere sadakat konusunda sağlam bir duruş ortaya koyabilen bir ulusal gazete haber portalı bulunduğunu söylemek imkansız görünüyor.

 

Ancak bu çerçevenin dışında kalan gazetelerin topyekûn “haber açısından güvenilmez” olduklarını söylemek de isabetsiz olacaktır. Gazetelerin ürettikleri içeriklerin her biri tek tek ya da kategorik anlamdaki incelemeyle “hangi haberin güvenilir, hangisinin güvenilmez” olduğu konusunda net çıkarımlar yapılabilir.

 

Bu noktada hangi yayın kuruluşunun hangi konularda hangi ideoloji, güç merkezi ve sermaye grubu adına “eşik bekçiliği” yaptıkları konusunda parametreler ortaya koyduktan sonra sağlıklı çıkarımlar yapılabilir.

 

Kaynakça:

1- Korkmaz, A. ve Uzun, R. (2019). “Herkes İçin Gazetecilik”, Ankara: Siyasal Kitabevi.

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları